Yüreğine yıldızlar kondurmak

Yüreğine Yıldızları Kondurmak

Bir çırpıda yapabilirdi, tüm engelleri aşabilirdi, imkan ile imkansızın sınırlarını küçültebilirdi, yoklukta varlığı kıskandırabilirdi. Ama yapamıyordu, uğraşları da yetersiz kalıyordu. Öfkeleniyordu, yaşadıklarına da anlam veremiyordu. Hayalleri her geçen gün cılızlaşıyor, belirsiz bir hal alıyordu.

Yola odaklanmışken istemsizce arabasını durdurdu. Kendini mezarlığın içinde dolaşırken buldu. Acaba burada yatanların kaçı hayallerini gerçekleştirebildi? Kaçı imkansızı başarabildi diye derin düşüncelerde kaybolmuşken bir ses ile irkildi, korkmuştu da. Belli etmeden sesin geldiği yöne doğru hafifçe başını çevirdi.

— Merhaba! bir mezar başında durmadığınıza göre belli ki burada yatan bir yakınınız yok ama bir taraftan da dalgın dalgın mezarlara göz gezdirdiğinizi farkettim. Yanılıyor muyum acaba?

— Evet doğru bir yakınım yatmıyor. Nasıl oldu bilmiyorum kendimi burada buldum. Mezarlıktakilerden hayallerini gerçekleştiren, imkansızı başarabilen var mıdır? diye düşünürken sesiniz ile irkildim.

— Şu iki mezarlık kocam ve oğluma ait. Kocam hali vakti yerinde varlıklı bir iş insanıydı. Talihsiz bir trafik kazasında ikisini de kaybettim. Teselli bulmak, daraldığımda nefes almak için ziyaretlerine gelirim. Kocamın da oğlumun da hayalleri vardı. Gerçekleştirmek için ömürleri yetmedi. Onlar eksik gittiler, ben ise eksik kaldım. Umut ile umusuzluk arasındaki derin uçurumlarda çok gidip geldim. Yarım kalmışlığı, hüznü ve özlemi hatırlattığı için her gelişimde sarı laleler getiririm.

Onların bir planı vardı, tabi hayatın da …

Arayışına cevap olur mu bilemem ama bir kaç şey söylemek isterim.

— Memnuniyetle dinlerim.

— Arayıştasın, bir çıkış yolu arıyorsun. Mezarlıktakilerin hayalleri yarım kalmıştı. Sen hayattasın ve peşinden koşacağın hayallerin var. Bahanelerin ruhunu yaralamasına ve hayallerine ulaşmana engel olmasına izin vermemelisin. 

Peki mezarlıktakilerin yaşadığı bir ölüm müydü, bir teslimiyet, bir eksik gidiş miydi?

Bedenen ölmüşlerdi, belki yarım kalan hayallerini gerçekleştirmek için ruhları başka bir bedende hayat bulacaktı. Başkasının ruhu da senin bedeninde. 

Haklı olmana rağmen işler istediğin gibi gitmese de mücadelene devam etmelisin. Bir yerde okumuştum “Hızlı koşmak için hızlı koşmalısın!”. Özetle, koşmak için koşmaya başlamalısın diyor. Birincilik yerine umutların ve hedeflerin için koşacaksın. Bazen yol alacaksın mutlu olacaksın, bazen tökezleyeceksin, bazen geri çekileceksin, bir şey yapmadan duracaksın, kırılacaksın ama kırıldığın yerden sürgün vererek hayatına devam edeceksin.

Öfkeni ve sabrını birbirine destek olan iki arkadaş gibi eğitmelisin. Öfkene hakim olamazsan, bedenini zehirleyeceğini bilmelisin. Bu zehri şifaya dönüştürebilecek panzehir aklındır. Aklın ile yönetmeyi öğrenmelisin. Öfke anında göze perde iner, karanlık çöker tam bu sırada aklın, demir bir perde gibi inmeli ve pişmanlığa gidecek yolu kapatmalıdır.  

Teslimiyetten, acizlikten uzak bir sabır her zaman hayranlık uyandırır. Tepki vermek, kırıp dökmek varken sessiz kalmak en zorudur. Hayatın olağan akışında sabrın sessizliği, öfkenin sakinliği bir anlam ifade etmez. Ancak olumsuzluklar sebebiyle öfkenin azgın dalgalara dönüşeceği, sabrının zorlanacağı zamanlarda etkilenmeden yoluna devam etmelisin. Canın yanacak ama bir taraftan da iyileştiğini, olgunlaştığını göreceksin.

Her aşk kavuşmakla bitmeyeceği gibi, her hayalde ulaşılır olmayabilir. Bunu başarısızlık olarak görme ve motivasyonunu kaybetmeden emin adımlarla yolunda yürümelisin. Bu uğurda değerli olan yaşadıklarındır, kazanımlarındır. 

Seni ne engelliyorsa, geciktiriyorsa hepsine teşekkür etmelisin, sabırla hoş görmelisin. Hepsi seni olgunlaştıran birer kilometre taşı olduğunu yaşadıkça göreceksin. Bir şey olmuyor diye kaderine, hayatına küsme. Hayallerini bir süreliğine gizleyebilirsin…

— Yüzünü avuçlarının içine alarak… (Tabi ya!) şimdiye kadar neden aklıma gelmedi ki diye söylendi kendi kendine.

— Şunu da unutma! sakin kalmanın ince bir çizgisi vardır. Yüreğin hep sessiz bekleyecek değil ya. Sessizliğini bozacak zamanlar geldiğinde sabrın ve öfkenin dizginlerini öyle özgür bırak ki arenayı toz dumana katan aslan olsun. 

Beklentilerini sahipsiz bırak, yüreğindeki yıldızları sök ve bir mahzene kilitle. Biliyorum hayallerini dizginlemeye gücün yetmeyecektir ama zor da olsa bir fanusa koy.  

Hayallerini gerçekleştirmenin yolu; inancın, kalbindeki yeri ile aklındaki gerçekliğin dengesinde olduğunu unutma.  Bu denge oturursa yüreğin daha sakin, daha olgun olacaktır.

— Bir nebze olsun rahatlamıştım. Bazen de bir şey yapmadan beklemeyi bilmek lazımmış.

Hayallerini gizlemiş, beklentilerini terbiye etmiş, yüreğinin ışıltısını mahzene kilitleyen bir can olmuştu.

Bir gün fanusu kırıp yeniden hayallerin peşinden koşmak, yüreğine yıldızları kondurmak umuduyla arabasına binip mezarlıktan uzaklaştı.

Sevgiyle, umutla var olun. 

İrfan KESKİN,  Mayıs 2024