Bir Günü Layık Görmek

Tek gözü olmayan bir Anne oğlunun okuduğu okulda aşçılık yaparak oğlunu okutmaya çalışır. Oğlu ise; Annesi okulda iken, yanına geldiği zaman ondan kaçıyor hatta bazen de hakaret ediyordu. Annesine karşı “Senden nefret ediyorum, beni bu duruma düşüreceğine ölsen daha iyi” diye bağırarak hakaretler ediyordu.

Günler çabuk geçer, oğlu burs kazanır uzaklara okumaya gider ve annesinden uzaklaştığı için sevinir. Evlenir çoluk çocuğa karışır. Bir gün annesi oğlunu ve torunlarını özler ve ziyaretlerine gider. Annesini kapıda gören oğlu; çocuklarımı bu halinle korkutmaya ne hakkın var diye Annesine bağırarak evinden kovar. Annesi de üzülerek sesini çıkarmadan evine döner ve bu durum çok zoruna gider hastalanır yataklara düşer. Öleceğini anlayan anne oğluna bir mektup yazar. Her sene mezunlar toplantısına gelen oğluna iletmesi için komşularına verir.

Mektubun sonunda şu cümleler yazılıdır.

“Biricik oğlum tek gözümle sana utanç kaynağı olduğum için ve de çocuklarını korkuttuğum için üzgünüm. Biliyor musun küçükken bir kaza geçirmiştin ve gözünü kaybetmiştin, senin tek gözlü olarak yaşamana ANNE olarak dayanamazdım ve bu yüzden bir gözümü sana verdim.

O gözle benim yerime görüyor diye o kadar seviniyor ve seninle gurur duyuyordum ki…
Bütün sevgilerimle…
Annen.”

Evladının bir anlık mutluluğu için hiç düşünmeden hayatını ya da canından bir parça verebilecek yüce varlık ancak bir anne olabilir.

Belki farkına anne ve baba olunca, bizim çocuğumuzda ateşlendiğin de ve sabahlara kadar uykusuz başında beklediğimizde, belki de çocuğumuz bir yerleri yaralandığında ya da ağladığında bizimde boğazımızda bir şeylerin düğümlendiğinde anlıyoruz annemizin bizleri büyütürken çektiği, ama onun için hiçbir zaman üzüntü ve eziyet kaynağı olmayan sıkıntılarını.

Öyle ki hiçbir fedakarlıktan çekinmeyen annelerimiz için kutlanan bugünün kutsal değerinden çok ekonomik boyutu ele alınarak pazar payı oluşturulmuş durumdadır.

Dünyada her yıl Mayıs ayının ikinci haftasında kutlanan “Anneler Günü”nü yılda sadece bir kez ya da bir gün kutlamak yerine, bu yüce insanları yılın hatta hayatımızın her anında mutlu edebilmek bizlerin, yani yetiştirip hayata hazırladıkları çocuklarının görevi olsa gerek. Şöyle hayatımızı göz önüne aldığımızda Annenin hayatımızdaki rolü sadece Annelik ile sınırlı olmayan, yeri geldiği zaman bir arkadaş, bir yaren, bir abla, bir dost, bir baba, bir aşçı, bir öğretmen ve bir işçi gibi çalışan ve tüm bunları hiçbir ücret beklemeden ve adına sevgi deyip tüm sıkıntılara katlanan elleri öpülesi annelerimiz.

Tarihimizdeki şanlı zaferler Anadolu’dan başlamış ve “ANA” dolu olan memleketimizdeki analarımızın yetiştirdiği evlatlar sayesinde ülkemiz düşmanlardan temizlenmiş ve tarihe sığmayan destanlaşan Çanakkale Zaferi’ni kazanmışlardır. Tarihe altın harflerle yazılan ve Dünya devletlerinin sırrını çözemediği “Çanakkale Geçilmez”’in arkasındaki başarı yine Anne’lerin yetiştirdiği evlatlar sayesinde olmuştur.

Annelerimizle ilgili hem dinimizde hem de Atalarımızın söyledikleri Atasözler de ayrıntılı olarak dile getirilmiştir. Peygamberimiz’in “Cennet Annelerin ayakları altındadır.” Hadisi Şerifi ile Anne’liğin yüceliğini dile getirmektedir.

Bugün Anneler günü demek pek içimden gelmiyor. Çünkü “Anne” gibi tarifi mümkün olmayan, değeri satırlara sığmayan bu yüce insanlara yılın sadece bir gününü layık görmek içimden gelmiyor.

Bu yüce insanları mutlu etmek için çok şeye gerek yok, bir akşam ziyaretinde ya da uzakta iseniz ahizeyi kaldırıp;

ANNECİĞİM, CANIM ANNECİĞİM ANNELER GÜNÜNÜ KUTLAR O GÜZEL ELLERİNDE ÖPERİM… demek belki de yeterli olacaktır…

İrfan KESKİN
Mayıs 2007
Ankara