Gürültülü Çağda Sadeliğin Direnişi
3 Kasım 2025Sabahları gözlerimizi açar açmaz telefon ekranı yüzümüzü aydınlatıyor. Bildirimler, haberler, yenilikler… Daha ne olduğunu anlayamadan zihnimiz onlarca pencereyle doluyor. Sokaklar, mağazalar, yollar her yerde sonsuz uyaranla karşı karşıyayız. Hangisine tepki vereceğiz? Ne kadar uyum sağlayacağız? Dijital akış bizi her an yönlendirmeye, değiştirmeye çalışıyor. Görünür ve gösterişli olma telaşı, bizi özümüzden uzaklaştırıyor. Bu kadar çok uyarana rağmen kendimizi kaybetmeden değişebilmek, artık bir meziyete dönüşmüş durumdadır. Çengelli iğnenin zamana meydan okuyan uyum yolculuğu, modern zamanların gürültüsü içinde sadeliğin sessiz ama asil duruşunu, kalabalığın ortasında yere düşmeden dik durabilen bir anlam arayışını hatırlatıyor bana. Çengelli iğne, 1849’da icat edildiğinde sadece iki parçayı bir…
Her An, Bir Başlangıçtır
Her An, Bir Başlangıçtır Zamanın sessizliğinde yeni bir başlangıç… Kim ne yaşattı ki… Kelimeleri mahcup, yüreği örselenmiş, hayat yolculuğunun son durağında beli bükülmüş, uzaklara dalmıştı gözleri yaşlı adamın. Bir anlık duraksamayla, içine çekilen zaman derin bir sessizliğe büründü. Uzun, suskun…
Yüreğine Yıldızları Kondurmak
Bir çırpıda yapabilirdi, tüm engelleri aşabilirdi, imkan ile imkansızın sınırlarını küçültebilirdi, yoklukta varlığı kıskandırabilirdi. Ama yapamıyordu, uğraşları da yetersiz kalıyordu. Öfkeleniyordu, yaşadıklarına da anlam veremiyordu. Hayalleri her geçen gün cılızlaşıyor, belirsiz bir hal alıyordu. Yola odaklanmışken istemsizce arabasını durdurdu. Kendini…
Kelimeler…
Kelimeler… Düşüncelerimizi, duygularımızı, yaşanmışlıklarımızı, türkülerimizi dilden dile aktaran ve güçlü etki bırakan en temel ifade aracımızdır. Bazen son vedadaki suskunluğu ve yetersizliği bazen de gözlerden süzülen yaştaki hüzünle burkar içimizi. Bazen ruhun ilacı olur, güçsüz anlarda kuvvet, eksik anlarda tamamlayıcı,…
Bir Metafor… Özgün Teknolojilere Açılan Kapı
Merhaba benim adım Açık Kaynak Kodlu Yazılım Ağacı, Ama herkes bana kısaca AKKY der. Yeni evime, bahçeme, henüz gelmiştim. Beni tanımıyordu, yeteneklerimi bilmiyordu Bahçıvan, Daha çevreme, toprağıma, güneşime alışamadan, gökyüzünün göz yaşlarını kucaklayamadan daha gür çıkayım diye, daha çok meyve…